YAZIŞIYORUM- Uğur İkiz
YAZ ARTIK
Yaz dedi içimden bir ses. Öyle alelade bir ses değildi. Konuşan kişi benim ses frekanslarımı kullanıyordu. Yani ses benim sesimdi sanki. Yaz diyordu. Yaz...
Ben yazamam dedim ona. Neden dedi neden yazamazsın. Çok mu az acı çektin yok mu hiçbir şeyden şikayetin. Şikayetin yoksa hiç mutluluklarında mı yok. Yoksa çok mu bencilsin sen. Yazmıyorsan neden okuyorsun. Sen mutluluğu sadece kendine mi yakıştırıyosun. Yani mutluluğun için okuyorsun ama başka insanların mutluluğu için yazmyorsun dedi. Çok mantıklı geldi. Ama benim tarzım bu değil dedim ben acılarımı paylaşmak istemiyorum. Yalan söylüyorsun dedi. Ağlamıyor musun diye sordu. Ağlarım elbette dedim. Eğer kimsenin acılarını bilmesini istemiyor olsaydın ağlamazdın dedi yani yazmak fıtridir.
Evet dedim yazmak fıtridir. Okumak da kutsanmıştır. O zaman yazmakta kutsaldır. Kutsallığı şurada dursun ama ben yazmak istemiyorum dedim defalarca, o ses mütemadiyen tezlerimi çürüttü. Sonunda çaresizlikle yazmak zorunda olduğum için yazmak istemiyorum dedim. Yaz dedi yazmak zorundasın.
Ne yazacağım dedim. Yaz dedi ne yaşadıysan onu yaz. Ne acı çektiysen onu yaz. Anlaşılamayışlarını, çaresizliklerini yaz. Neye kızıyorsan onu yaz. Kendine olan kızgınlıklarını yaz. Aldatışlarını, aldatılışlarını yaz. Yaz işte kimin neye ihtiyacı varsa, senin neye ihtiyacın varsa onu yaz.
Unutma ama neden yazdığını her yazışında amacını yolunu tekrar et. Yazmanın meyvelerini topladıkça başın döner kendin olmazsın artık. İşin ironik tarafı kendini kaybettiğini bile bilmiyor hale gelirsin. Çünkü kendini kimseye muhtaç görmüyorsun. Yanına gelen iyiyi dinlemezsin bile. Ya da sana gelen kötülerin kim olduklarını anlayamazsın. Kapanıverir gözün dikkali ol, tedbirl ol. Yaz.
|